Bu Blogda Ara
18 Nisan 2012 Çarşamba
Hayvan Çiftliği / George Orwell
- Tüm hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar daha eşittir. Kitap bu sözle tanınır çoğu kişi tarafından ve aslında bu söz kitabı özetler nitelikte. Kitap hakkında meraklısı için şöyle bir bahsedecek olursak ; İnsanların yönetiminde baskı ve şiddetten bıkan hayvanların, Koca Reis adını verdikleri fikir babaları sayılabilecek bir domuzun düşünde Eşitlikçi Hayvan Toplumunu'nu görüp anlatmasından etkilenerek, daha iyi yaşam standartları ve eşitlikçi bir toplum adına, insanlara karşı yaptıkları devrimi anlatıyor. Her ne kadar bu hiçbir yerde açıkça söylenmiş olmasa da, bu sistemin Komunizm olduğu anlaşılabiliyor. Devrimden sonra hayvanların en akıllısı olduklarını savunan domuzlar, iktidarı ele geçirirler. İlkin eşitlikçi toplum adına adımlar atılırken, Snowball gibi bunun savunucusu olan domuz; iktidar düşkünü Napeloen -ki bunun açıkça Joseph Stalin olduğunu söylemiştir Orwell- tarafından safdışı bırakılınca, hayvanların böylesi toplum düşü uzun sürmez. Kısa sürede yasaklar, sert davranışlar, ağır çalışma koşulları ve bununla ters orantılı daha az yiyecek ve daha baskıcı bir yönetim anlayışı getirtirilerek önceki "İnsan Dönemi" aranılır olunmuştu. Ve işin ironik yanı bu durum dalkavukçular tarafından diğer hayvanların akılsızlığından yararlanılarak karmaşık hesaplamalar ve ılımlı bir dille hayvanlara bütün bunların her zaman daha iyi yaşam koşulları için yapıldığı empoze ediliyordu. En sonunda domuzlar "Animalizm"in temel ilkesi olan insanlarla ilişki kurmama kuralını da yıkıp, onlarla anlaşarak diğer hayvanlara daha fazla baskı yapar olurlar.
- Aslında bu 150 sayfalık kitap, cilt cilt yazılan tarih kitaplarından o kadar üstün ve zihin açıcı ki, bir an hiç bitmemesi için sayfaları tekrar tekrar okuduğum oluyordu. Eğer biraz Tarih bilginiz varsa ya da son yılların gündemine biraz ilgiliyseniz kitaptaki her durumu reel hayatta bir yere oturtabiliyorsunuz. Olaylar, öncesi ve sonrası devrim ve oluşan düzenler Nazi Almanya'sından Yugoslavya Dönemine, Sovyet Döneminden şu son yaşanan Arap Baharına o kadar olaya indirgenebilir ki. Hatta bazı olayları okurken bizden de bunlara çok benzer şeylerin olduğunu anımsadım. Orwell reel hayatta bu düzenlerin içindeki insanları, o kadar mükemmel hayvanlara adapte etmiş ki, kitabı okurken adeta bir devrimi yaşıyorsunuz. Daha öncede söylediğim gibi Orwell'in kendisinin de Sosyalist olmasına rağmen iktidar düşkünü, şiddet yanlısı, çıkarcı lider olan Napeloen'in Stalin olması, Orwell'in Stalin'e karşı nefretinin dışa vurumu. Dahası kitabın önsözünde çevirmenin diğer çiftlik sahiplerinden birinin Nazi Almanyasını, birinin de İngiltere'yi sembolize ettiği konusundaki yargıalra -zorlama- diyordu fakat bu düşüncenin parçaları kitabı okurken puzzle gibi kafamda yer edindi, dolayısıyla bana olası geliyor.
- Kitabı okuduktan sonra George Orwell'a hayran olmamak elde değil. Tek bir sitemim kitabın daha uzun olmasıydı. Bence kitaptaki düşünce taslağı bir Rus yazarın -özellikle Çarlık dönemi- elinde olsaydıi; her biri en az 650 sayfadan 4 cilt kitap çıkardı. Kitabın kısa olması kitabın kalitesini kesinlikle gölgelemez. Orwell, lafları dolamadan, evirmeden çevirmeden, topu taca atmadan, faul yapıp oyunu saoğutmadan çok yalın, anlaşılır, hafızada yer edinen müthiş hiciv başyapıtı yazmış.
- En son ek olarak bu kitabı okuduktan sonra, bu kitap Xavi ise eğer, İniesta niyetine 1984'ü okumanız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)