Bir kulübün amacının tabiri caizse 'ne şiş yansın ne kebab' mantalitesinde olmasını açıkçası pek mantık temeline oturmadığını düşünenlerdenimdir, evet fakat bahsettiğimiz lig Premier Lig olunca bu ilke anlamsızlaşabilir ya da değerini başka türlü sürdürebiliyor. Bu noktada bahsedeceğim takım Norwich City, ve bu noktada bir de itiraf gerekir ki, ben bu takımı geçen sezon büyüklerle oynadıkları, özellikle Arsenal ve Manchester maçlarında keşfettim. Geçen sezon oynadıkları futbol ortasaha oyuncularının oyunun çift yönünü ve ofans yönünü pek efektif oynayamayışlarından ve kontraya dayalı oynayabilecekleri sprinter ofans oyuncularının ellerinde olmayışından doğan bir zorunlulukla savunmada tedbiri elden bırakmayan ve defans/ofans oyununu aynı anda ileri-geri takım halinde yaparak sağlıyorlardı. Doğrusu önemsedikleri defans önceliğinde istediklerini elde ettiklerini söyleyebiliriz fakat bu sefer özellikle gol noktasında sıkıntı baş gösterdi onlar için. Her ne kadar taraftarlarını tatmin etmemiş olsa da geçmiş Birmingham ve Newcastle deneyimlerinden başarıyla çıkmış İrlandalı teknik direktör Chris Hughton, bunu göz önünde bulundurmuş olacak ki defans bölgesini olduğu gibi korudu ve 2 yılın sistemine bağlı olarak yollarına emin adımlarla ilerliyorlar. Şu gerçeğe temas etmek gerekir ki geçen sezon Premier Lig'de gerek kadro kalitesi, gerek finansman ve gerekse de lig deneyimi açısından düşen 3 takım olan Qpr, Blackburn, Wigan'dan daha alt seviyede olmasına rağmen bu takımı ligde tutan içinde bulundukları disiplinli yönetim ve yönetimin uzun vadeye yaydığı kulüp politikası. Premier Lig'e çıktıkları 2011 yılında kadrolarında neredeyse hiç premier lig deneyimi yaşamamış ve hatta kilit oyuncularının Leeds United'la ağırlıklı olarak 3.lig deneyiminden geliyor olmaları (Luciano Becchio, Robert Snodgrass, Bradley Johnson ve Johnny Howson) lige çıktıklarında kasalarına giren çılgın/astronomik rakamlara aldanıp, ligin cazibesini de kullanarak kolayca alabilecekleri bir dolu yıldız oyuncu peşine düşmeyip ellerinde bulundurdukları genç ve tecrübeli oyunculardan oluşturdukları uyum ve bunların çaylak hırsıyla oynadıkları kararlı futboldu onları başarıya ulaştıran.
- Takım kadrosunda sezon başı Chelsea'nin Schwarzer transferi öncesi teklif götürdüğü John Ruddy var. Bekler Steven Whitteaker; Glasgow Rangers'in küme düşme kararı sonrası, Javier Garrido ise City-Lazio takım kimyasına bir türlü uyumluluk gösterememesinden dolayı büyük bir şans ve güç olarak takıma katıldılar. Özellikle Garrido'nın performansı bu sezon Blackburn'den alınan Martin Olsson'un da takımdaki konumunu belirleyici olacak, zira Olsson aynı zamanda ortanın solunda da oynayabilmektedir. Savunmanın tandeminde ise Sunderland'den hırçınlığıyla tanıdığımız Michel Turner, Tottenham'da Gallas sonrası gözden düşen ve geçen sezon takımdaki ilk sezonunda sürpriz ileri çıkışları ve agresif, başarılı savunmasıyla taraftarlarca yılın oyuncusu seçilen Sebastian Bassong, kaptan Russell Martin ve Liverpool'un Benitez'le kapıldığı İspanyol oyuncu furyasından tanıdığımız genç oyuncu Daniel Ayala alternatifli, güven veren isimler. Ortasahaya geçtiğimizde ise ligin belki teknik yönden en zayıf oyuncularını barındırıyor olsalardı da Johnson, Howson ve Tettey sarfettikleri ekstra direnç gücü ve en azından ofans oyuncularına ileride sağladıkları kısmi rahatlıkla bu açıklarını kısmen kapatıyorlardı. Fakat yine de takımın geçen sezon yaşadığı en büyük sıkıntı bu oyuncuların ofansa yaptıkları katkının minimum düzeyde kalışı ve bu faktör bu sezon takviyeyi kaçınılmaz kıldı.
Nitekim geçen sezon Everton'un olası Fellaini ayrılığı sonrası yerine düşündüğü ve imza aşamasına gelmesine rağmen çıkan bazı sağlık problemlerinden dolayı son anda askıya aldıkları Leroy Fer'in EPL' macerası bu yaz Kanaryalara kısmet oldu. Leroy Fer'in oyunun iki yönünü de oynayabilen profili geçen sezon defanstan çıkılan toplarda topun ofansa aktarılımında yaşanılan sıkıntıya göreceği köprü vazifesi ve bu sezon Hooper/Wolfswinkel transferleriyle de değişen taktiksel formasyonda gerekli olan yaratıcılığı/yeteneği bünyesinde barındırmasıyla da tam biçilmiş kaftan takım için. Ayrıca bu 2 forvet oyuncusunun özelliklerini de göz önüne aldığımızda özellikle Hooper'ın defansın arkasına yerden atılan toplardaki etkinliği, Fer transferini daha anlamlı kılıyor. Ayrıca bunların yanında kanatlarda takımın geçmiş yıllardaki kurtarıcıları Hoolahan, Pilkington ve Snodgrass bulunuyor. Bunlar arasında özellikle Robert Snodgrass'ı ayırmak gerekiyor ki İskoç oyuncu benim Joe Cole/Stewart Downing kalite karışımı olarak tanımladığım çok etkili bir oyuncu ve yaşını da göz önünde bulundurduğumuzda bu performansıyla takımın onu elinde zor tutacağını düşünüyorum. Wes Hoolahan, Anthony Pilkington ve Grant Holt'u tanımlamak gerekirse, bu oyuncular 'misyon oyuncuları'. Takımı hedefleri doğrultusunda belli seviyeye taşırlar ve o seviyeye ulaştığında takım her güzel ağbi gibi misyonlarının tamamladığını anlar, ayrılmasını bilirler. Bu sezon bunu Wigan'a giden takımın son 4 yılda 3 kez 'yılın oyuncusu' seçtiği Grant Holt gerçekleştirdi. Kanatlara bu yaz u21 Şampiyonasında milli takımla birlikte olan ve Birmingham'dan eski hocası Alex McLeish'in oyun tarzı ve kalitesini Lennon/Ashley Young'a benzettiği Nathan Redmond takviye edildi ve takıma vereceği katkının son demlerini oynayan Hoolahan ve Pilkinghton'la çekişmeli forma yarışına gireceğe benziyor.
Takımın bu sezon en dikkat çeken hamleleri ise, geçen sezon ciddi anlamda sıkıntı yaşadıkları son vuruş eksikliğini gidermeye yönelik; Gary Hooper ve Ricky van Wolfswinkel. Uttretch'te oynarken kaderin cilvesidir, şimdiki partneri Gary Hooper'in takımı Celtic'e yaptığı hattrickle büyük sükse yapan ve adını Hatricky'e çıkaran Wolfswinkel Lizbon'da da parlak günler geçirdi ve şimdi gerçek yeterliliğini Epl'de sınayacak. Partnerine nazaran daha efektif/hareketli, teknik, son vuruşlarda becerili ve kanat varyasyonlarına katılıp yaptığı bindirmelerle partnerine boş alan sağlayan, bizde Burak Yılmaz'a benzetebileceğimiz Gary Hooper takıma doping etkisi yapacaktır. Ve kendisine olan güveni yerine getirircesine ilk maçında Braga'ya 2 gol attı fakat son Panathinaikos maçında sakatlanışı hocayı endişelendirmiş durumda. Hughton sakatlık öncesi de sezon boyunca ofansta oluşabilecek olası sakatlık sorunları ve bu sorunun getireceği kalite farkını yaşamamak için PSV'li Ola Toivonen ve Fabio Quagliarella ve son olarak bizde çıkan haberlere göre Johan Elmander peşinde olduğu isimler.
Hasılı, Norwich geçen 2 sezonda son 10 takım arasındaki puan farkının çok yakın/kaygan olmasının da etkisi ve yükselen grafiğiyle 12. ve 11. bitirdi ligi. Gerçekçi olmak gerekirse Premier Ligin kaygan zemini ve kaliteli oyunculara sahip olmanın iyi takım olmak için yeterli olmadığını her sezon gösrdüğümüz örneklerini göz önünde bulundurursak, ilk hedefleri ligde kalabilmek. 2. hedef olarak 3 yıldır içinde bulundukları yapılanmaya da uygun olarak yükselen bir pozisyonda yer almak. Ve bence ligin ortalarında düşme hattının üzerinde, orta sıralarda kendilerine rahat bir konum edineceklerdir. Onlar için bu sezon ilk 10'a girmek müthiş bir başarı sayılır ve ben oynayacakları takım oyunu ve göze hoş gelen futbollarıyla yakın görüyorum buna onları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder