Bu Blogda Ara

1 Mayıs 2012 Salı

Latin Diyarlarındaki "El Turco"lar



Aslında öncesinden, Arjantin Futboluna merak saldığım yıllardan, o zamanlar Colon'un Teknik Direktörü olan Antonio Mohammed ismini duymam bir anda dikkatimi çekmişti. Ve biraz araştırmadan sonra kendisinin Osmanlı göçmeni biri olduğunu ve "El Turco" lakabıyla çağırıldığını öğrendim. Bunun bir istisnai durum olduğunu sanmıştım o zamanlar, taki şu aralar Güney Amerika Edebiyatına merak salıp Gabriel Garcia Marquez'in Kırmızı Pazartesi, Yüzyıllık Yalnızlık ve Eduardo Galeano'nun kitaplarını okuyana dek. Okuduğum eserlerde sık sık "Türk" sözüyle karşılaştım ve tabii biraz daha araştırmadan sonra Güney Amerika'daki Osmanlı göçmeni insanların hiç azımsanacak sayıda olmadıklarını ve bugün çok başarılı işler çıkardıklarını gördüm. Aslında hiçbiri öz Türk olmamasına rağmen, o zamanlar Osmanlı'dan göç ettiklerinden dolayı Latinler tarafından "El Turco" olarak çağırılmaktadırlar. Ek bilgi olarak göç edenlerin büyük çoğunluğunun Gayrimüslim -Ortodoks Hıristiyan, Süryani, Yahudi- olmalarına rağmen zamanla topluma uyum adına Katolikleşmişlerdir. Tabi içlerinde halen Müslüman olanları da var. İsterseniz öncelikle biraz bu göç serüveninden bahsedeyim..


Osmanlı'nın son demleri, Avrupalıların benzettiği haliyle "Hasta Adam" zamanları... Dört bir taraftan tehlike altında bir İmparatorluk, siyasi belirsizlik, ekonomik sıkıntılar, içeride iktidar çekişmeleriyle birlikte Osmanlı, son nefesini veren bir insan edasındadır. Bu perspektiften baktığımızda uzun süre Hoşgörü politikası altında bugünlere gelen Gayrimüslimler, İmparatorluğun geleceğini görmüş olacaklar ki göç yoluna düşmeye karar vermişler. Fakat bu o kadar da kolay bir seçim olmayacaktır. O dönemlerde bir yanda Emperyalist devletler güdümünde Osmanlıya başkaldırmış bir Arap Dünyası, diğer yanda ise cadı kazanı gibi kaynayan Avrupa… Bu durumda farklı bir yol bulmaları gerekir ki, burası da ilginç bir şekilde Latin Amerika oluyor. Aslında bunun göç edenler içerisinde büyük çoğunluğu oluşturan Yahudiler yönünden bakınca geçerli bir sebebi var; İspanya'da Endülüs Egemenliği sonrası, İspanya Engizisyonundan kaçıp 2. Beyazıt döneminde Osmanlı'ya sığınan Yahudiler; sonrasında özellikle 1. Dünya Savaşı Avrupa’sında üzerlerine bir kâbus gibi çöken Nazi felaketinin Osmanlı'ya kadar yaklaşmasıyla ciddi tedirginliğe kapılmışlardır. Güney Amerika yollarına düşmelerinin en büyük sebebi ise Osmanlı öncesi İspanya'da yaşamış olup, İspanyolca biliyor olmaları.

— Şimdi Latin diyarlarında ün salmış, araştırdığım (çoğu hakkında neredeyse hiç Türkçe sayfa yok, aynı zamanda İngilizce çok kısıtlı kaynaklar var; dolayısıyla bilgiler İspanyolca Translate Yeteneğimin yettiği kadarıyla) "El Turco"lardan bahsedelim;

Antonio Mohamed  



 Bunlar arasında belki de ülkemizde en tanınan kişi. Suriye'den göçen Osmanlılardan.  Futbolculuk  kariyerine Arjantin’de başlayıp sonrasında çoğunlukla Meksika’da orta düzey takımlarda  sürdürmüştür. Bunun yanında Teknik Direktörlük kariyeri hiç de azımsanmayacak başarılarla dolu. Teknik direktörlüktee, futbola başladığı takım olan Huracan'la ilk deneyimini yaptıktan sonra Meksika'da Morelia, Jaguares gibi hatırı sayılır takımlarda başarılar elde ederek sürdürdü. Tekrardan evine, Huracan'a dönüp 2007'de Javier Pastore'li, Matias de Federico'lu kadroyla birlikte takımını 2. ligden şampiyon olarak 1. lige taşıdı. Sonrasında Arjantin'de Colon ve şu sıralar da Indipendiente gibi kalburüstü bir takımı yönetiyor. Maç içerisinde duruşu, kararlara verdiği refleksleri, geçmişine sahip çıkarcasına taktığı Puşi ve elinde tespihiyle tam olarak bir "El Turco" portresi çiziyor.

Carlos Menem



 Şuanki iktidar Cristina Fernandez de Kircher öncesi(Aslında 1 dönem önceki iktidarın eşi, Bay Kircher'in ölümünden sonra bayan Fernandez eşinin ideallerini gerçekleştirme adına adaylığını açıklamış ve halkta eşine olan memnuniyetinden dolayı onu seçmişlerdir. Ve şuan da bu seçimlerinde haklı olduklarını görüyorlar. Zira son dönemlerde Arjantin'de özel sektörün tekelinde olan çoğu şeyi Devletleştirmiştir, bu konuda da takındığı sert, iddialı tavrıyla Margaret Thatchar'le özdeşleşmiş olan "Demir Lady" lakabı takılmıştır kendisine) dönem Arjantin Devlet Bakanlığı yapmış Lübnan asıllı Arjantinli politikacı. Her ne kadar uzak olup çok haberdar ve bilgi sahibi olamasak da, en az Ortaduğu'daki diktatörlükler kadar demir yumrukla yönetilen Latin Dünyasında, bu çizginin dışına çıkan belki de ilk kişi olan Juan Peron'un yardımcılığını yapmış onun sonrası dönemde de yerine geçen çok başarılı bir politikacı. Aynı zamanda o da kökenlerini unutmayıp, bunu fırsata da çevirmek isteyip zamanında Suudi Arabistan'a ziyaretler yapmıştır. 


Omar Asad


 Sportif yönden "El Turco"lar içerisinde en kariyerlisi ve başarılısı. Kariyerinde Velez Sarsfield'dan başka bir takımda oynamamış ve bu kulüpte efsaneleşmiş bir oyuncu. Velez'le birlikte kazandığı 4 Lig Şampiyonluğu, 1 Libertadores Kupası ve Milan'a attığı golle gelen Dünya Kulüpler Kupası Şampiyonlukları ona futbolculuk kariyeri sonrası Antrenör olarak Kulübün kapılarını açtı. Antrenörlükte yeterince piştiğini düşünen Asad, Ligin asansör takımı olan Godoy Cruz'un başına geçip çok başarılı 2 sezon geçirdi.  Kulübün ekonomik sıkıntıları baş gösterince ayrılıp Ekvator temsilcisi Emelec ile anlaşmış, şuanlarda ise 2 sene öncenin şampiyonu San Lorenzo'yu yönetmekte.

Julio Daniel Asad

 Omar Asad'ın amcası olan ve Arjantin Milli Takımıyla Copa America'yı kazanma başarısı göstermiş oyuncu. Teknik direktörlük kariyerindeki başarılarından dolayı, teknik direktörlüğü oyunculuk kariyerinin biraz önüne geçmiş. Arjantin, El Salvador, Ekvator ve geçmişiyle iyi bağlar kurmuş olacak ki Arap takımı olan Al Nassr'da çalışma imkânı bulmuş. 


Abdullah Jaim Bucaram 


 -Dedesi Lübnan göçmeni olan Ekvator Cumhurbaşkanlığı da yapmış olan çok başarılı bir siyasetçi.

Carlos Slim

Carlos Slim Helu ya da diğer adıyla Selim Eryatmaz. Son yıllardaki çıkışıyla Bill Gates'i de geçip Dünyanın En Zenginleri listesinde 1 numaraya yerleşen Lübnan göçmeni Meksikalı İş adamı. Babası olan Yusuf Selim Haddad Ağlamaz, 1902 yılında Osmanlı'dan ayrılıp Meksiko City'e yerleşir. Orada Şark Yıldızı adlı bir dükkan, sonrasında da emlak alanında yaptığı başarılı işlerle oğluna çok ciddi bir servet bırakır. Carlos Selim'in işleri ele almasından sonra da  sektördeki başarılarında çok ciddi bir ivme yakalar ve bugün dünyanın en zengin insanı unvanına sahip. Sık sık atalarının toprakları olan Türkiye'ye geldiğini söyleyen Carlos Slim, son olarak geçen ay Türkiye'ye yaptığı ziyaret sonrası Türkiye'de ciddi yatırımlar yapmak istediğini söylemiştir.  

 Mohamed Alí Seineldin

Uruguay doğumlu olan Arjantin'de militan askerlik görevinde başarılar elde etmiş ve zamanla devlet kademelerinde askeri anlamda iyi yerlere gelmiş olan Lübnan göçmeni bir Uruguaylı kendisi. Hakkında pek fazla bilgi sahibi olmamakla birlikte, isminden dolayı olsa gerek ilk zamanlar İslam olan dininden Katolikliğe geçtiğine dair bir kaç yorum okudum. İnsanların sadece bu konu ilgilerini çekmiş olacak ki hakkında başka bir bilgiye yer verilmemiş. 

Javier Muñoz Mustafá 
 Kökenleri hakkında hiç bir bilgi bulamadığım fakat isminden de anlaşılacağı üzere o da bir Osmanlı göçmenine benziyor. Arjantin doğumlu olan Mustafa'nın kısa süreli de olsa Tenerife ve VAllodolid'le İspanya kariyeri var. Dönüşünde Meksika'da oynamaya başlayan Mustafa Atlante'de Yılın Defansı gibi ödüller sonrası kendini Pachuca'da bulur. Ve halen de bu kulübün formasını giyiyor.
 Son olarak Khaled Hosseini'nin çok sevdiğim bir sözü vardır :  "Nereye giderseniz gidinülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da, o içinizde yaşar" diye. Bu bir nevi araştırma konumda bu isimleri araştırırken her ne kadar bugün bize çok uzak memleketlerde hayatlarını sürdürüyor olsalar da, hepsinin kökenlerine, atalarının kökenine ciddi bir ilgisi var ve bu ülkeleri sık sık gezdiklerini söylüyorlar.
 Mehmet Nuri Aslankan 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder